top of page

Hangi Vahşet

“Şefkat ve topluluk olmak” konularının konuşulduğu bir online etkinlikte “batılı” mindfulness uzmanı, “ortak insanlık hissini” ötekinde kendine benzer şeyler bulmak üzerinden tanımlamıştı. Her şey, yabancıda bize benzer bir parça bulmamıza bakardı. İlk anda kulağa hoş gelir belki. Ama biraz dikkatli bakınca bunun ayrıştırmanın örtük bir formu olduğunu anlamamamız imkansız.


Ortaklık, güven, topluluk olmak... Bunlar konuşulurken kimlerin ve nelerin baz alındığına iyi bakın. “Ortak insanlığımız” diye tabir edilen şey, basbayağı çarpık bir kardeşlik ve birlik hissine dayanıyor olabilir mi? Şefkat çemberlerimiz böyle çemberler olabilir mi?


Filistinli yazar Hala Alyan, “Filistin Çifte Standardı”adlı yazısında*, “aksi ispatlanmadıkça” Filistinlilerin şiddeti ve ölümü hak ettiklerinin varsayıldığını söylüyor ve soruyor: “İşlediği suçlardan kendini aklayan bir makineye karşı bir Filistinlinin sözü nedir? Yetkilileri, Filistinlilerden “insan hayvanlar” ve “vahşi yaratıklar” olarak bahseden bir devlete karşı? İyi giyimli biri, yüzsüzce, gözü kara bir şekilde Filistinli diye bir şey olmadığını söylediğinde?”


Yazar’ın 2017’de, Filistinli bir aile üzerine yazdığı roman Amerika’da oldukça ses getirmiş ve yazar birçok panelde konuşma ve sorulara cevap verme fırsatı elde etmiş. O oturumlarda, aynı soruların, -“bir nakarat gibi”- sıkça sorulduğunu fark etmiş. Okurlar, hikayenin ne kadar da “insani” olduğunu söylüyormuş. “Çatışmayı insanleştirmişsiniz”, diyorlarmış, “bu insana dair bir hikaye.” Bu yorumların "beraberinde getirdiği soruyu bastırmak zorunda kaldım”, diye anlatıyor yazar: “Daha önce neydiler?”

“Analojiler bulmaya çalışmak kadar yorucu bir şey yok. Dayanışmayı kazanmaya çalışmakta küçük düşüren bir şey var,” diyor, “…bir çocuğun bir çocuk olduğunu kanıtlayan o metaforu bulmaya çalışıyoruz, o klibi, o fotoğrafı... bu görsel sonunda işe yarayacak mı? Çatıdaki bu yarım çocuk? Al Jazeera tarafından yayınlanan, annesinin cesedini, diğer cesetler arasında teşhis etmeye çalışan, “Bu o, bu o. Yemin ederim o. Saçından tanıdım” diyen, tesellisi olmayan kız çocuğunun videosu?”


Amerikalı izleyiciye hitap etmeye çalışan grafikleri işaret ediyor: Manhattan nüfusu kadar insanın 24 saat içinde tahliye edeceğini düşünün. Bakın! Akdeniz’in ucunda bir şerit var. O Gazze. Philadelphia büyüklüğünde. Ya da Las Vegas’ın tüm nüfusunu üçle çarpın.


Tam da mindfulness uzmanının dediği gibi işte. Ötekinde kendine benzer şeyler bulursun - onu kendine benzetebileceğin şeyler ararsın.


"Üstün" olanın geçici ve oldukça seçici empati duygusu, ayrımcılığını asla “ayrımcılık” olarak görmeyen özne-zihni; yeniden ve sürekli kendisi üzerinden üretip ilettiği bir güven ve şefkat manifestosu ile hayatın her alanında hem bir savaş hem bir trans hali yaratıyor.


Alyan yazısında “…kendinize sorun,” diyor, “hangi vahşet size kabul edilebilir geliyor, sessizce, bilinçaltında sorun, hangi vahşet kabul edilebilir değil. Çelişkinin adını koyun ve onu sahiplenin. Adil olamıyorsanız da dürüst olun.”


*Hala Alyan'ın yazısını şuradan okuyabilirsiniz: https://www.nytimes.com/2023/10/25/opinion/palestine-war-empathy.html


bottom of page