Pek Gülmeme Boşlukları
Sandık saatleri, ihtimaller, tutanaklar. Anneler günüymüş, anne olduğumun bile farkında değildim, yalan yok. Sabah 4’te nasıl uyandım, kabustan kalkmış gibi. Herkes uyanmış bir vakit. 5’te, 4’te, 3’te. Kimi hepten uykusuz. Nefesimi nasıl tutmuşum. Onca yılın hayal kırıklığını nasıl da tek bir güne yüklemişim.
Öfke, umutsuzluk, kırgınlık. Eski günler, kayıplar, kaybolacaklar. Bunlar var elimizde. Ve yeni bir tarih. Ve bir soru: “biz çocuğumuza nasıl bir gelecek bırakacağız?”
“Anne sen iyi misin?” Rüzgar soruyor.
“İyiyim canım.”
“Pek gülmüyorsun da.”
Annem de diyor - doğru, onun da anneler günüydü- “Size iyi bir gelecek bırakamadık.” Gelecek birilerimizin birilerimize tutup bırakabileceği bir şey midir?
Çınçınçın.
“Anne iyi misin?”
Çınçınçın.
Ana babaların yüzünde “pek gülmeme” boşlukları. Biz çocukken de vardı. Bilmediğimiz ama bildiğimiz. Adını koymadığımız ama hissettiğimiz. Kahrolası tekinsiz sabah. Ne uzunmuş!
O zaman da demişim Rüzgar için:
“Ülkenin karanlık günlerini henüz görmedi ama görecek. İçi umutsuzluktan sıkışmadı ama sıkışacak. Bir şeyler oluyor ama ne oluyor bilmeden üzülecek, sonra hepsini bilerek üzülecek, hepsine alışacak ve üzülecek. Bu olacak.”
“İkinci tura kaldık,” dedi arkadaşına, “üçüncüde kazanacağız!” Üç mü?!
.
.
Umutsuzluk fena biri değil. Öfke ve küfürler de var. Ve (“ama” değil “ve”şeylerin kendileri ve şeyleri tersi, her şey birbiriyle. Bu cümlenin sonunu da sorumun cevabını da bir yere bağlayamayacağım.
Zamanında da bağlayamamışım - yine bir seçim sonrası; yine saat 4, kabustan kalkmış gibi; yine aynı, tekinsiz sabah- şöyle yazmışım:
“Şunu biliyorum sadece: Bir yandan bu karanlıklarla gelen ürpertileri hissetmeye, umutsuzlanmaya, isyan etmeye ve çıkar yolları aramaya devam edeceğim; bir yandan da toprağa dokunmayı, denize; bir hayvanın, bir insanın yavrusuna bakarken sevinmeyi, aşık olmayı, arka arkaya hayaller kurmayı ve günleri birbirine bağlayan gün batımlarına bakmayı sürdüreceğim. Bileceğim ki karanlıklarla aydınlıklar biz bir seçim yapmaksızın, aynı anda aynı yerde varlar. Çocuğumun geleceğine de bunu bırakacağım.”
Haydi bakalım.
Eric Prouzet
Comments