top of page

İşte Böyle Oldu

“Yazı masasının çekmecesinden tabancayı aldım ve ateş ettim. Alnının ortasına ateş ettim.”


Bu bir aşk hikayesi.


“Sen hayatta sahip olduğum tek şeysin,” diyor kocası, Alberto. Söylediği yegane iyi şey gibi görünen bu “tatlı” söz, adını bilmediğimiz anlatıcının evdeki kimliğini de açık ediyor. Bekleyen bir kadın… Bir adamı. Bir evi. Bir çocuğu. Ve bir çocuğun ölmemesini.


“İşte Böyle Oldu”da cinayet ,açıklığa kavuşturulması gereken bir gizemden ziyade evliliğin sıradan bir parçası. “Sürekli iç dünyasına bakma gibi kötü bir alışkanlığı olan”, sevişmekten tiksindiği kocası ondan sıkılmasın diye düşüncelerini seçerek konuşan, sadece tek bir erkek tarafından değil, tüm toplum tarafından kuşatılmış, hapsedilmiş, adsız bir kadını ve onun sakin, vakur, yavaş öfkesinin hikayesini; sorgu odasında itirafta gibi tekrar eden cümlelerle, zaman içinde ileri geri giderek, ama kimseyi de cinayetin gerekliliğine ikna etme çabasına girmeden anlatıyor Ginzburg. Bunun “kaybedecek bir şeyi kalmamış” bir kadının kişisel meselesi gibi görünmesini ve adsız anlatıcıya “histerik kadın” gibi sıfatlarla yaklaşılmasını da net bir biçimde engelliyor. “Hanım hanımcık” ve “makul” kadının tetiği çekip kocasını alnının ortasından vurmasını, neredeyse bilinçsiz, bir nevi “cinnet anı”na indirgenmesine müsaade etmiyor. O yüzden bu cinayet, her şeyden vazgeçmiş birinin sıradaşı eyleminden çok, evden çıkmanın yegane yolunu bulmuş birinin olağan bir hamlesi: “Elimde termos vardı, masanın üzerine bıraktım. Gülüyordu ve dönüp ben de gülüyor muyum diye baktı. Alnının ortasına ateş ettim.”


“Bir kadın kocasını neden öldürür” sorusunu “Bir kadın sevişmekten tiksindiği bir adamla neden evlenir” sorusuyla birlikte sunuyor Ginzburg ve her ikisine de cevap vermeyi gerekli görmüyor. Zira sonunda, tetiğin de tabancanın da mesele olmadığını anlıyoruz. Romanı yazma sürecini anlatırken, “ateş etme romanın gerçek bir gereksinimine yanıt vermiyor,” diyor, “hikâye ona rağmen ve onun dışında sürüp gidiyor.”


Sakin ama asla umursamaz olmayan dili beni Ginzburg’a fena halde hayran bıraktı.


Natalia Ginzburg, İşte Böyle Oldu, Can Yayınları (Türkçesi: Şemsa Gezgin) #nataliaginzburg#işteböyleoldu


bottom of page